Birbirinden farklı olmakla birlikte her biri bir biçimde diğerine açılan farklı birim ve eğilimlere sahip dönemleriyle büyük bir bütün oluşturan Türk Edebiyatı, en çarpıcı ve karmaşık dönemlerinden birini Cumhuriyet öncesinde idrak etmiştir. Cumhuriyet’ten sonraki edebî oluşumların, düşünsel açılımların ve şiirin gelişmesini bu sürecin yeni bir aşaması olarak değerlendirmek ve yeni yüzyılda devletin, toplumun ve bireyin değişim ve dönüşüm faaliyetini bu çerçevede anlamlandırmak gerekir. 1839’dan 1908’e kadar geçen dönem, hiç kuşkusuz, toplumun ve devletin Batılı değerler bağlamında dönüşmesi için öncü rol oynamıştır. Cumhuriyet dönemini bunun bir devamı ve açılımı olarak, dönem şiirini de bu açılımın sosyal, siyasal ve düşünsel zeminde yayılımı olarak görmek mümkündür.

 

Cumhuriyet dönemini oluşturan çok katmanlı zeminin işlendiği ilk ünitede Cumhuriyet’in kurulduğu tarihe kadar geçen 15 yıllık süre içinde yaşanan savaşlar, toprak ve insan kayıpları, göçler ve sefaletle çekilen kitlesel acılar, parlamenter rejime geçmenin getirdiği gerilimli coşkular, tarihsel, siyasal, sosyal, ekonomik ve fikri krizler, Cumhuriyet’i hazırlayan süreçte de sonrasında da etkisini sürdüren ve aydınların kurtuluş reçetesi olarak g.rdükleri Türkçülük, İslâmcılık, Osmanlıcılık ve Batıcılık gibi fikir akımlarından söz edilmiş, Türk ulusunun hayatiyetini sağlayan Çanakkale Savaşı ile Kurtuluş Savaşı gibi direnç noktalarına dikkat çekilmiş ve topluma “muasır medeniyetler seviyesine” çıkma idealinin aşılandığı 1923-38 döneminde gerçekleştirilen projelere değinilmiştir.

 

İkinci ünitede, Cumhuriyet’ten önce tanınmış şairlerin bu dönemdeki ve Cumhuriyet dönemindeki şiirsel etkinlikleri, modern Türk şiirinin kurucususu sayılan Mehmet Âkif, Yahya Kemal ve Ahmet Hâşim’in şiirlerinin özellikleri, Hecenin II. kuşak şairlerinin yetişmesinde katkısı olan Dergâh dergisi ve etkisi, edebiyat tarihlerinde “Beş Hececiler”, “On Hececiler” gibi adlarla anılan şairler kuşağının temsilcileri ve özellikleri, II. Hece kuşağının temsilcileri ve edebiyatımızdaki yerleri, Anadoluculuk düşüncesinin Cumhuriyet döneminde şiire yansıması, Memleket Edebiyatı’nın temsilcileri ve ayırt edici nitelikleri, Cumhuriyet döneminin ilk edebiyat topluluğu olarak kabul edilen Yedi Meşale şairleri ile bu ilk dönemdeki yönelimler ve kaynak arayışları üzerinde durulmaktadır. Modern Türk şiirinin kurucu üç şairi, Cumhuriyet dönemi şiirinin temellerini oluşturmuştur.

 

Üçüncü ünite, “Modern Şiire Doğru-Garip Hareketi” başlığı altında, Orhan Veli ve arkadaşlarının başlattığı şiir hareketi, Garip veya Birinci Yeni adlandırmasının sebepleri, Garip

önsözünde ileri sürülen poetik görüşler, edebiyatta modernizm ve Türk şiirine yansıması, Garip hareketine yöneltilen eleştiriler ve Garip şiirinin edebiyatımızdaki yeri ve değeri üzerinde durmakta, Garip şairlerinin, 1945 öncesi (1937-1945) ve sonrası dönemde verdikleri edebi ürünler ele alınmaktadır. Bu bağlamda şiir dilinin yalınlaştırılması, şairanelikten kaçınma, şiir lügatinin değiştirilmesi, dizeyi geleneksel işlevinden koparma, yinelemelere başvurulması, şiirin bütününe önem verilmesi, şiir cümlelerinde devrikleşme, vurgunun şiirin son dizesine kaydırılması, ironi ve parodi gibi anlatım tekniklerinden yararlanılması, öyküleme, alıntılama ve duygusal söyleme başvurma gibi özelliklere dikkat çekilmektedir.

 

Dördüncü ünitede, “Nâzım Hikmet ve Toplumcu Gerçekçi Şiir” başlığı altında Nâzım’ın hayatı, ideolojisi, tartışılan yönleri, şiirinin özellikleri, Türk şiiri içerisindeki yeri ve etkisi, Toplumcu-gerçekçi şiir anlayışını temsil eden şairler ve şiirlerinin özellikleri, Mavi hareketi, A.İlhan ve A.Oktay’ın şairliği konuları işlenmektedir. Nâzım, evde yüksek sesle şiir okuyan dedesinin ve hececilerin etkisiyle yazdığı ilk şiirlerinden itibaren ritmik ve zengin ses yapısının peşinde olmuş, Mayakovski’nin şiir biçiminden etkilenmiş, 1922’de yazdığı “Açların Gözbebekleri”yle Türk edebiyatında bir yenilik öncüsü sayılmıştır. Onun başarısı Türk şiirindeki deneyimler ile modernist yapı anlayışlarını birleştirmesinde yatmaktadır. Garip şiirine karşı çıkan Mavi hareketi ise, züppe olarak nitelendirilen O.Veli ve arkadaşlarını ve 40 kuşağı toplumcularını eleştirmesi sayesinde edebiyatımızda bir yer edinebilmiştir.

 

Beşinci ünitede “Modern Türk Şiirinde Metafizik Eğilimler” bahsinde, sanatın -felsefenin bir kolu veya bölümü olarak düşünce mantık ve muhakeme yolu ile fizikötesi alana yönelen- metafizik ve –daha zitade- ruhsal, sezgisel bir kavrayış tecrübesi niteliği taşıyan mistisizmle ilişkisi, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde metafizik eğilimler taşıyan Necip Fazıl, Âsaf Hâlet, Fazıl Hüsnü gibi şairlerin birbirinden çok farklı şiir metinlerindeki metafizik ve mistik nitelikler, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde metafizik/mistik özellikler taşıyan Âkif, Yahya Kemal, Hâşim, A.Hamdi Tanpınar, A.Muhip Dıranas, Necatigil, Sedat Umran, Hilmi Yavuz, Ali Günvar gibi şairlerin metinlerinde görülen motifler, fizikötesi âlemi varlığın özü olarak gören Sezai Karakoç, C. Zarifoğlu, E. Eroğlu gibi şairlerin eşya, tabiat, toplum algısını bu perspektife yerleştiren söyleyişleri ele alınmaktadır.

 

“Modern Türk Şiirinde Gelenekten Yararlananlar” bahsi, altıncı ünitenin konusudur. Burada, yeni Türk şiirinin ‘gelenek’ kavramıyla ilişkisi ‘sorunu’, Yahya Kemal’in Cumhuriyet dönemi şiirinde gelenekle ilişki konusunda benimsediği tavır, Hisar grubu (M.Faik Ozansoy, Mehmet Çınarlı, M.Necati Karaer, İlhan Geçer, B.Sıtkı Erdoğan, Feyzi Halıcı, Y.Bülent Bakiler, B.Karakoç gibi) şairlerinin şiirlerinin özellikleri, daha çok biçimsel özelliklerle geçmişe duygusal bağlılık anlamında geleneğe yaklaşım biçimleri, Necatigil ve Hilmi Yavuz çizgisindeki şairlerin (V.B.Bayrıl, H.Ergülen, O.Hakan A. vb) geleneğe yaklaşım biçimleri, geleneği yeniden üretmek isteyen ve özü modern yapı içerisinde sürdürmek isteyenlerin şiirleri ele alınmakta, 1950’den sonra geleneğe -Yahya Kemal pratiğinden hareketle- yeniden ilgi gösterilmesi konuları irdelenmektedir. “İkinci Yeni” hareketinin tüm yönleriyle özlü biçimde işlendiği yedinci ünite, İkinci Yeni şiir anlayışının 1950’lerin ortalarında ortaya çıkışı ve zuhur sebepleri, bu hareketin öncüsü sayılan şairlerin bu yıllarda (1953-55) yeni tarz şiirlerini yayımlamaları, 1956’dan sonra bu hareketin Pazar Postası’na demir atması, hararetli tartışmalar, şiirlerin ortak özellikleri (dil üzerinde deformasyonlara, alışılmamış imajlara ve soyut insan anlayışına bağlı olmak, sürrealist çağrışımlara, imaj ve anlam bakımından türlü arayışlara yer vermek, yer yer nesir cümlesine yaklaşan dizeler kurmak, bilinçaltı serpintilerin şiirleştirilmesi, dilin şaşırtıcı ve anlamsızlığa varan bir kapalılıkla kullanılması, Sezai Karakoç pratiğinde modern Batı şiirinin yapısal özellikleriyle geleneksel ifade ve imaj imkânlarının bir

araya getirilmesi), 1960’dan sonra sessizliğe çekilen hareketin etki süreci irdelenmektedir.

 

Sekizinci üniteden itibaren, modern şiir ve ideoloji ilişkisinin irdelendiği “Toplumsal atmosferin Şiire Hakim Olması: 1960’lardan 1970’lere Türk Şiiri” bahsi işlenmekte, poetik bir söylemden politik bir söyleme doğru gelişen 60’lı yılların şairlerinden kapitalist sistem eleştirisi ve uygarlık eleştirisi bağlamında temsil niteliği taşıyan (İsmet Özel, Ataol Behramoğlu, Refik Durbaş, Güven Turan gibi şairlerle) şiirde dinî duyarlılığın modern g.rünümü olarak kabul edilen ve modern Türk şiirinin dili ve hayal gücünü en çok zorlayan şairlerinden birisi olan Cahit Zarifoğlu’nun ortaya koyduğu şiir dili, şiirlerinde önce maddeci dünya görüşüne karşı bir çığlık iken giderek durgun bir söyleyişe yönelen Erdem Bayazıt’ın şiir çizgisi ele alınmakta, metafiziksiz şiir olamayacağına inanan şairlerin yaptığı atılım üzerinde durulmaktadır.

 

Dokuzuncu ünitede, “Çağdaş Türk Şiiri (1970-2000)” bahsinde, 1970-1980 yılları arasında oluşan şiir ortamı, toplumsal ve ideolojik atmosferin şiir dünyasını etkilemesi ve şiirde mesaj kaygısının öne çıkması, dönem havasına rağmen kendi şiirini kurma yolundaki bireysel çabalar, poetik tutumun saf şiire yönelmesi, 1970 ve 1980 kuşağı şairleri ve şiirlerinin özellikleri, şiirde ideolojinin veya politik duygu ve düşüncenin bulunup bulunmamasının önemi, şiiri belirleyen öğenin poetik tavır olup olmaması; Türk şiirinde slogana yaklaşan bir söyleyişin öne çıkması, sosyalist şairlerin şiire Marksist, devrimci kavram ve ifadeleri sokması, şiirde içeriğin biçimin önüne geçmesi, şiirin araçlaştırılması, şiirin siyasal mücadelenin bir aracı olarak görülmesi, şiirde ses ve imgenin yerini doğrudan söyleyişin alması gibi konular işlenmektedir.

 

Onuncu ünitede “Ana Çizgileriyle Cumhuriyet Dönemi (1920-2000) Türk Şiiri: Kuramsal Sorunlar, Temalar ve Temsilciler, Anlayışlar Bağlamında Genel Bir Çerçeve” başlığı altında, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin belli başlı sorunları (Kaynaklanma Tartışmaları: Gelenekle İlişkiler ve Mitoloji; Kuramsal Sorunlar ve Modernist Yaklaşımlar, Ritim ve Sözdizimi Sorunları, Yayın Sorunları), temalar (Kuruluş Dönemi Temaları-Memleket Edebiyatı; Toplumculuk, Modern Şehir ve İnsan, Küçük Adamın Hayatı, Aşk, Dinî-Metafizik Duyarlılık: Bireyden Evrene; Mistisizm) ve Cumhuriyet Dönemi Türk Şiirinin Ana Çizgileri, temsilcileri ve anlayışlar üzerinde durulmakta, Cumhuriyet döneminde hem kendi dönemlerinde hem de sonra gelen şiirleri etkileyen eğilimler, gruplar ve kişiler özlü bir biçimde tanıtılmaktadır.

 

Son ünite, Cumhuriyet döneminde Yahya Kemal’in, Nazım Hikmet’in, Yedi Meşale içinde parıldayan Ziya Osman Saba’nın, yeni bir dini duyarlığı şiirin merkezi haline getiren Necip Fazıl’ın, folklorik malzemede halkın zevkini yücelten Bedri Rahmi’nin, destansı söyleyişi ve millî bilinci öne çıkaran Arif Nihat’ın, önceki şiir birikimine itiraz eden Garip Hareketi ile Orhan Veli’nin, mistisizme yaslanan sesiyle Asaf Halet’in, bireyden topluma, yerelden evrensele, metafizik algıdan lâik algıya uzanan şiir üretimiyle Dağlarca’nın, ger.eküstücülüğe yaslanan tavrıyla İkinci Yeni şiirin, Hisarcılar’ın, ikinci kuşak toplumcuların, milliyetçi muhafazakar şairlerin, geliştirdikleri şiir yapıları ve üsluplarıyla çağdaşlarını ve sonrakileri etkileyen şairlerin geçit resmidir.